Efemera Müzayedesi

Melih Cevdet Anday'ın Anadolu'daki gezileri ve sosyalist ülkelerdeki deneyimlerinden yola çıkarak kaleme aldığı bir gezi ve anı kitabıdır. Eserde, Anadolu'nun tarihi, kültürel yapısı ve doğasıyla ilgili gözlemlerle birlikte Sovyetler Birliği ve diğer sosyalist ülkelerin toplumsal ve kültürel özelliklerine yer verilir----"Aysel ve Rauf Mutluay´a sürekli ve içten sevgiler saygılarla" ithafıyla Mart 1977 tarihinde imzalanmıştır.

Türk edebiyatının usta kalemlerinden biri olan yazarın kırsal yaşamı ve toplumsal gerçeklikleri çarpıcı bir dille ele aldığı, klasikleşmiş eserlerinden biridir. Anadolu köylerindeki toplumsal eşitsizlikleri ve dönüşüm süreçlerini konu edinen bu roman, yazarın güçlü gözlem yeteneği ve derin tarih bilinciyle şekillenmiştir. Edebiyatseverler ve koleksiyonerler için, dönemin Anadolu’suna dair keskin bir eleştiri ve tarihsel perspektif sunan bu eser, edebi değeri kadar sosyolojik önemiyle de dikkat çekmektedir.----- "Sayın Dr. Ali Mert´e" ithafıyla 1971 tarihinde imzalanmıştır.

Türkiye´de ilk defa radyo oyunu kaleme alan isimlerden olan Behçet Necatigil´in beş adet radyo oyununa yer verdiği kitabıdır.----Turgay Gönenç´e durulur öfkelerimiz gece aşevlerinde" ithafıyla 7 Haziran 1967 tarihinde imzalanmıştır. *İthaf sayfası sırttan ayrılmıştır.

Aziz Nesin’in bu romanı, Türk siyasetindeki ikiyüzlülüğü, iktidar hırsını ve bürokratik yozlaşmayı mizahi bir üslupla ele alan keskin bir taşlamadır. Roman, iktidar koltuğuna oturmak isteyen politikacıların nasıl değiştiğini, güç ve çıkar ilişkilerinin insanları nasıl yozlaştırdığını ve halkın bu süreçte nasıl manipüle edildiğini gözler önüne serer. Nesin, eserinde, seçim vaatleriyle halkı kandıran, sözlerinde durmayan ve koltuğa oturduktan sonra çıkarlarını her şeyin önüne koyan siyasetçilerin kurgusal ama son derece tanıdık bir portresini çizer. Eserin temelinde, siyasetin iç yüzünü açığa çıkaran ironik bir bakış açısı vardır. Politikacılar, iktidara gelmek için her yolu mübah gören kişiler olarak resmedilirken, halk ise sürekli kandırılan ve aldatılan bir kitle olarak gösterilir. Roman boyunca güç peşinde koşan karakterlerin, iktidar koltuğuna ulaşma çabaları ve koltuklarını korumak için yaptıkları manevralar, Aziz Nesin’in usta işi mizahi anlatımıyla sunulur. Bürokrasi içinde dönen dolaplar, kişisel menfaatler uğruna harcanan değerler ve çıkar ilişkilerinin siyaset sahnesinde nasıl şekillendiği, romanda incelikle işlenmiştir. Koltuk, sadece dönemin siyaset anlayışını eleştirmekle kalmaz, aynı zamanda toplumun genel yapısına da ayna tutarak halkın bu yozlaşma karşısındaki pasifliği ve kabullenişini de sorgular. Aziz Nesin’in diğer eserlerinde olduğu gibi, bu kitap da okuyucuyu güldürürken düşündürmeyi amaçlar ve siyasi mizahın en başarılı örneklerinden biri olarak kabul edilir.

Sanayi Tarihi

Adnan Ötüken Önsözü, Kütüphanecilik hakkında önemli bir eser

Bu toplu iş sözleşmesi, Anadolu Ajansı ile Türkiye Fikir İşçileri Sendikası arasında akdedilmiştir.---İşçilik

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 1932 yılında Halkevleri'ni kurarak, Türkiye'nin kültürel ve toplumsal gelişimine katkı sağlamayı hedeflemiştir. Bu kurumların işleyişini düzenlemek amacıyla, 1932'de "Cumhuriyet Halk Fırkası Halkevleri Talimatnamesi" yayımlanmıştır. Bu talimatname, Halkevleri'nin kuruluş amaçlarını, çalışma prensiplerini ve örgütlenme yapısını detaylandırmaktadır. 940 yılında, Halkevleri'nin faaliyetlerinin genişlemesi ve çeşitlenmesi üzerine, "Halkevleri İdare ve Teşkilât Talimatnamesi" adıyla yeni bir düzenleme yapılmıştır. Bu talimatname, Halkevleri'nin idari yapısını ve teşkilatlanma esaslarını güncelleyerek, daha verimli bir çalışma sistemi oluşturmayı amaçlamıştır. Talimatname, Halkevlerinin halkın eğitim seviyesini yükseltmek, milli kimliği güçlendirmek ve Cumhuriyet devrimlerini yaymak gibi misyonlarını detaylı şekilde ortaya koyarken, bu hedeflere ulaşmak için düzenli olarak konferanslar, tiyatro oyunları, spor müsabakaları, milli bayram kutlamaları, okuma odaları, kurslar ve köylere yönelik eğitim çalışmaları düzenlenmesini şart koşar. Bu doğrultuda Halkevleri; dil, tarih, edebiyat, güzel sanatlar, temsil (tiyatro), spor, halk dersaneleri ve kurslar, kütüphane ve neşriyat, köycülük, sosyal yardımlaşma ve müze-sergi faaliyetleri olmak üzere çeşitli şubelerden oluşur.

Bu kitap Türkiye'de 1932 yılında kurulan Halkevleri'nin işlevini, yapısını ve toplumsal rolünü derinlemesine analiz eden önemli bir çalışmadır. Baltacıoğlu, Halkevleri'nin bir üniversite, lise veya profesyonel bir tiyatro olmadığını, aksine aynı kültürden gelen insanların toplandığı bir "kültür evi" olduğunu vurgular. Ona göre, Halkevleri'nin amacı öğretmekten ziyade kültürü yaşatmak ve yaşatmaktır. Bu bağlamda, Halkevleri'nin Türk kültürünün yaşandığı ve aktarıldığı mekânlar olması gerektiğini belirtir. Baltacıoğlu, Halkevleri'nin Cumhuriyet'in aydınlanma ve modernleşme hedefleri doğrultusunda halkın eğitimini, kültürel gelişimini ve toplumsal dayanışmayı güçlendirmeyi amaçladığını savunur.----- Baltacıoğlu, bu kitabı CHP Parti Genel Sekreterliği’nin isteği üzerine yazmış ve amacının propaganda yapmak değil, Halkevlerinin toplumsal ve kültürel etkisini objektif bir şekilde incelemek olduğunu belirtmiştir. Halk terbiyesinin tarihçesi, milli gelenek, teknik ve kültür gibi başlıklarla, Halkevlerinin Türkiye'nin modernleşme sürecindeki kritik rolünü kapsamlı bir şekilde ortaya koyan bu eser, Cumhuriyet dönemi halk eğitimi politikalarına ışık tutan önemli bir kaynak niteliğindedir.

Kitabın, Söğüt’ün tarihî ve kültürel mirasını tanıtmak, halkın yaşadığı zorlukları belgelemek ve bu bölgenin yeniden kalkınması için farkındalık yaratmak amacıyla kaleme alındığı anlaşılmaktadır. Yazar Cahit Beğenç, geçmişini bilmeyen bir milletin geleceğinin olamayacağı düşüncesiyle, özellikle Ertuğrul Gazi ve bölgedeki tarihî mirasa sahip çıkılması gerektiğini vurgulamaktadır. Söğüt ilçesinin İstiklal Harbi sırasında büyük zarar gördüğünü ve halkının yoksulluk içinde kaldığı da anlatılmaktadır. 1949 yılında, Söğüt'ün ve halkının kalkınması amacıyla "Söğütlüler ve Söğütü Sevenler Yardımlaşma Derneği" kurulmuş ve Ankara merkezli olarak faaliyet göstermeye başlamıştır. Dernek, Söğüt'teki fakir çocuklara, okullara ve halka yardım etmeyi amaçlamaktadır.

Kitap Cumhuriyet gazetesi'nde yayınlanan Atatürk sözlerinin gazete sayfalarında kalıcı olmadığı düşüncesiyle derlenmiştir. Atatürk’ün liderliği ve halk üzerindeki etkisinin, sadece icraatlarıyla değil, aynı zamanda güven veren sözleriyle güçlendiği vurgulanır. Onun sözlerinin, halkın birliğini sağlamada ve Cumhuriyet’in temel değerlerini yaymada rehber niteliğinde olduğu ifade edilmektedir. Ayrıca, bu vecizelerin tarihi ve milli açıdan kıymetli birer belge olduğu, her birinin bir mantık ve düşünce silsilesi içinde şekillendiği, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini güçlendiren bir etki yarattığı anlatılır. Bu nedenle, sözlerin mümkün olduğunca söylendikleri tarihlerle birlikte aktarılmasının önemli olduğu vurgulanır. Atatürk’ün sözleri, samimiyet, güven ve bilgelikle halkın rehberi olarak sunulmuştur.

Öndünden (önsözden): Cümhuriyetin onuncu yılını kutlulamak şerefi 1933'te bize nasip oldu. Büyük inkılâp on sene içinde Türk milletinin içtimaî bünyesinde birçok değişiklikler yaptı.

1895 yılında İstanbul'da doğan Nahid Sırrı Örik, Oltulu Örikoğulları ailesindendir. Edebiyat dünyasında öykü ve roman yazarı olarak tanınan Örik, tiyatro, gezi, anı, eleştiri ve inceleme türlerinde de eserler kaleme almıştır. Eserlerinde, eski zaman hayatının gelenek ve göreneklerini, Tanzimat'tan sonra başlayan Batılılaşma sürecinde zengin tabakanın maddi ve manevi çöküşünü işlemiştir.----- 'Yayınlandığı dönemde San'atkarlar hakkında yazılanlar, daha çok hikayeleri özetlemek ve yazarın diline takılmaktan ibaret gibidir. Kimse Nahid Sırrı'nın Maupassant tarzı olay hikayesinden Çehov tarzı durum hikayesine geçişimizde bazen katalizör, bazen de adaptör rolünü üstlenen üç beş isimden biri olduğunu yazmaz. Kimse sanatçıların kahraman olarak seçiminin sebepleri, hikayelerdeki buruk ve içli havayı yahut fiktif yapıdaki zayıf noktaları, çarpıcı noktaları önemsemez.' Kayahan Özgül

Yazarın doğmamış çocuğu Engin için yazdığı, ona hayat tavsiyeleri verdiği kitabıdır. Metinde II. Dünya dönemi Türkiye'sini yansıtan pek çok ifadeler bulunmaktadır. Detaylıca incelenmesi gereken bir kitap...---- "Engin bir gün doğar büyürsen eğer, Büyük Atamızın bize Cümhuriyeti nasıl emanet ettiğini ben de sana anlatırdım."---"Biz bugün devletin kendisine verdiği günlük 350 gr. ekmeği bile çok bulup yarına bırakmak isteyen bu vatan çocuğuna, imrenerek gözümüz yaşararak bakıyoruz, Engin..."

12 Eylül 1980 darbesinin ardından Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi, sosyal ve ekonomik sorunları ele alan bir eserdir. Kitap, Milli Güvenlik Konseyi ve Kurucu Meclis'e yönelik öneriler ve talepler sunarak, ülkedeki bunalımın çözümü için somut yol haritaları çizmeyi hedefler. Dönemin toplumsal dinamiklerini ve siyasi atmosferini anlamak isteyenler için önemli bir kaynak niteliği taşır.

İstanbul Üniversitesi'nde öğrenci olmak isteyen genç öğrencilere rehber. --Önsözden Bu küçük eser, bilhassa liselerden mezun olup ta İstanbul Üniversitesi’ne bağlı muhtelif fakülte ve okullara yazılmak isteğinde bulunan gençlerin ve öğrenci velilerinin karşılaştıkları bir takım güçlükleri önlemek maksadı ile kaleme alınmıştır. Filvaki, üniversiteye yazılmak için ne gibi şartların arandığı, ne gibi belgelerle ne zaman müracaat olunacağı, seçim imtihanlarının hangi derslerden yapılacağı, test imtihanlarının ne suretle icra edileceği hakkında gerek dilekçe ve mektupla gerekse şifahi surette o kadar çok müracaat vâki olmaktadır ki bunların hepsini ayrı ayrı cevaplar verilmekle beraber, müracaat sahiplerinin tatbikatta yine bir takım müşküllerle karşılaştıkları görülmektedir.

Tıp Tarihi

Eğitim Tarihi

Demiryolu memurlarının daha iyi yetişmesi için 1923 yılında başlayan hareket kurslarını 1948 yılına kadar inceleyen kitap. İçinde özellikle bu kurslara katılanları konu edinen çok sayıda fotoğraf bulunmaktadır. TCDD Hareket ve Münakalat Mektebi.

Aksoy kitabında yabancı petrol şirketlerinin ülkemiz yararına hareket etmelerinin mümkün olmadığına, Petrol Kanunu’nun değiştirilmesi gerektiğine işaret etmiştir.---Prof. Dr. Muammer Aksoy (1917–1990), Türk hukukçu, siyasetçi ve yazardır. 1939 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni birincilikle tamamlayan Aksoy, 1950 yılında Zürih Üniversitesi Hukuk ve Devlet Bilimleri Fakültesi'nde "Hukuki Açıdan Karşılaştırmalı ve Eleştirel Bir Yaklaşımla Evlilik Dışı Çocukların Miras Hakkı" başlıklı teziyle doktorasını tamamlamıştır. Türkiye'ye döndükten sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde asistanlık ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde öğretim üyeliği yapmıştır. 1963 yılında profesör unvanını kazanmıştır. 1957 yılında üniversite yasasında yapılan değişikliklerin üniversitelerin özerkliğine zarar verdiği gerekçesiyle üniversiteden ayrılarak Cumhuriyet Halk Partisi'ne katılmıştır. 27 Mayıs 1960 sonrasında yeniden üniversiteye dönerek Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde profesör olmuştur. 1961 Anayasası'nın hazırlanmasında komisyon sözcülüğünü yapmıştır. 12 Mart 1971 Muhtırası sonrasında tutuklanmış, ancak yargılama sonucunda aklanmıştır. 1977 yılında CHP İstanbul milletvekili olarak meclise girmiştir. Avrupa Konseyi Türkiye temsilciliği ve Türk Hukuk Kurumu başkanlığı görevlerini yürütmüştür. 1989 yılında Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Bahri Savcı, Münci Kapani ve Bahriye Üçok gibi aydınlarla birlikte Atatürkçü Düşünce Derneği'ni kurmuş ve kurucu başkanı olmuştur. 31 Ocak 1990 tarihinde Ankara Bahçelievler'deki evinin önünde kurşunlanarak öldürülmüştür. Cinayetinin faili meçhul kalmıştır. Cenaze töreninde Uğur Mumcu çelenk taşımıştır. Anısına, Ankara'da bir caddeye ve Çayyolu'nda bir kütüphaneye ismi verilmiştir. Ayrıca, çeşitli illerde caddelere ve parklara adı verilerek hatırası yaşatılmaktadır. Eserleri arasında "Devrimci Öğretmenin Kıyımı ve Mücadelesi" (1975), "Sosyalist Enternasyonal ve CHP" (1977), "Laikliğe Çağrı" (1989), "Atatürk ve Tam Bağımsızlık" (1990) ve "Atatürk ve Sosyal Demokrasi" bulunmaktadır.

Tıp Tarihi

Atatürk'ün Trabzona geldiği günleri konu edinen kitap. İçinde Atatürk'ün Trabzon gezilerinin pek çok fotoğrafı bulunmaktadır.

Tarık Ziya Işıtman (1905–1990), Türk coğrafyacısı, eğitimci ve yazardır. Bolu'da doğmuş, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü'nden mezun olmuştur. Çeşitli okullarda öğretmenlik ve idarecilik yapmış, coğrafya alanında önemli eserler vermiştir.---- Kitaptan bazı başlıklar: Bolu'nun genel coğrafi yapısı, dağları, vadileri ve akarsuları; Tarım faaliyetleri, meyvecilik, sebzecilik ve hayvancılık gibi konular; Bolu'nun iklimi, bitki örtüsü ve doğal kaynakları; Ekonomik unsurlar, sanayi, ticaret ve turizm; Sosyal yapı, nüfus ve bölgenin tarihsel özellikleri.

Kemal Aşk, Türk orman mühendisi ve erozyon uzmanıdır. 1922 yılında Gaziantep'te doğmuş, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi'nden 1944 yılında mezun olmuştur. Mezuniyetinin ardından Orman Genel Müdürlüğü'nde çeşitli görevlerde bulunan Aşk, özellikle erozyonla mücadele alanındaki çalışmalarıyla tanınmıştır. 1953-1955 yıllarında Fransa'da Nancy Orman ve Sular Milli Okulu'nda erozyonla mücadele konusunda eğitim almış ve bu alandaki uzmanlığını artırmıştır. Türkiye'ye döndükten sonra, Tokat'ta sel felaketlerini önlemek amacıyla önemli ağaçlandırma ve ıslah projeleri yürütmüştür. 1962-1973 yılları arasında Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) bünyesinde Fas ve Haiti'de toprak muhafaza uzmanı olarak görev almış, ayrıca 1995 yılında İzmir'de Bornova Erozyon Kontrolü ve Sel Dereleri Islahı Projesi'ni hayata geçirmiştir. Kemal Aşk, erozyonla mücadele ve orman koruma konularındaki önemli katkılarıyla Türk orman mühendisliği tarihinde önemli bir yer edinmiştir ve 2013 yılında İzmir'de vefat etmiştir.

Köy öğretmeni Salih Teksözlü'nün, 96 yıl boyunca hiçbir mahkemelik olayı yaşanmamış, cinayet işlememiş ve şahitlik dahi yapılmamış bir köyü araştırarak yazdığı bir incelemedir. Bu çalışma, 1950'li yıllarda Türkiye'nin en ahlâklı köyünün hikâyesini sunmaktadır.----Manisa

Bugünkü Japonya kitabının içindekiler kısmında, Japonya'nın coğrafyasından, kültürüne, ekonomik yapısından, tarihi olaylarına kadar geniş bir yelpazede başlıklar yer almaktadır. Kitapta, Japonya'nın doğal özellikleri, iklimi, bitki örtüsü, hayvanları ve mineralleri gibi doğal kaynakları ele alınırken, aynı zamanda Japon İmparatorluğu'nun siyasi yapısı ve tarihsel süreci de irdelenmektedir. Ekonomik olarak, ziraat, ipekçilik, hayvancılık, ormancılık, madencilik ve sanayi gibi alanlarda Japonya'nın üretim faaliyetleri detaylandırılmakta ve dış ticaret ilişkilerine de değinilmektedir. Kitap, Japon kültürü, edebiyatı ve Japon halkının geçmişi üzerine de bilgiler sunarak, Mançurya'daki etkileri ve Ertuğrul gemisi faciası gibi önemli tarihi olaylara da yer vermektedir.