Osmanlıca, Mirat-ı Eyyam, Şeyh Abdurrahman Sami, Dersaadet, Mahmudbey Matbaası, 1337, 30 s.

Cilt sırtı haliyle, muhteva temiz. Abdurrahman Sâmî Efendi, Manisa’da 12 Rebiülevvel 1296 (6 Mart 1879) tarihinde doğdu. Babası Muhammed Âsım Efendi, müderris ve mutasavvıftı. Annesinin adı bilinmemekle birlikte, soyunun Hz. Zeynep’e ulaştığı bilinmektedir. Kendisine Abdurrahman ismini Manisa’da yaşayan bir Mevlevî dervişi olan Çöplü Dede vermiştir (Akkuş, Yılmaz 2006: 498-499; İnal 1999: 2120; Derin 1993: 20). Abdurrahman Sâmî’nin öğrenim hayatı Manisa’da babasından aldığı derslerle başlar. Daha sonra ileri tahsil için İstanbul’a gelir ve Fatih Çifteayak Bahr-i Sefid Medresesinde Hüseyin Necmeddin Pürzetî Efendi’den ilim icazetini alır. Bu eğitim esnasında Arapça ve Farsçayı bu dillerde şiir yazabilecek seviyede öğrenir. Fransızcayı da bildiği kaydedilmektedir (Akkuş, Yılmaz 2006: 499; İnal 1999: 2120-2121; Eren 1992: 137; Derin 1993: 21-22). İki defa evlenmiş olan Sâmî Efendi’nin ilk eşinin adı bilinmemektedir. İkinci eşinin adı ise Fahşine Hanım’dır. Muhyiddin isimli tek çocuğu İzmir’de bir trafik kazasında vefat ettiğinden bugün soyundan gelen kimse mevcut değildir (Kaya 2016: 14; Derin 1993: 22). Zühdi hayata eğilimli olan Sâmî Efendi’nin ilk olarak Nakşibendi şeyhi Ebubekir Edirnevî’ye bağlandığı kaynaklar tarafından belirtiliyorsa da bu konuda ayrıntı verilmemektedir. Anlaşılan bu intisaptan yeteri kadar tatmin olmayan Sâmî Efendi, gördüğü bir rüya üzerine Çanakkale’ye gider ve burada Uşşakî şeyhi Ahmed Şücaeddîn Baba’ya bağlanır. Dört yıllık bir hizmetin sonucunda kendisine hilafet verilir ve İstanbul’da Yahya Kethüda Dergâhı’na şeyh olarak atanır (Akkuş, Yılmaz 2006: 499; Eren 1992: 137-138). Uşşâkî silsilesi şu şekildedir: (Önceki kısım bilinen Uşşâkî silsilesidir.) Abdullah Salâhaddin Uşşakî, Muhammed Zühdî-i Nazillivî, Ali Galib Vasfî, Muhammed Tevfikî, Ömer Hulûsî, Hüseyin Hakkı Kasabavî, Ahmed Tâlib İrşâdî, Ahmed Şücâeddîn. Abdurrahman Sâmî Efendi, esasen Uşşâkî olmasına rağmen başka tarikatlardan da hilafet sahibi olmuştur. Bu tarikatlar: Nakşibendiyye’nin Muhammed Cân Kolu, Nakşibendiyye’nin Behcetiyye Kolu, Kâdiriyye’nin Karîbullâh Kolu, Kâdiriyye’nin Muhyiddîn Arabî Kolu, Sadiyye, Halvetiyye’nin Şabaniyye Kolu, Rifâiyye, Bedeviyye, Gülşeniyye, Şazeliyye, Düsûkiyye, Mevleviyye (Akkuş, Yılmaz 2006: 499-500). Böylece Uşşâkî şeyhleri içinde Abdullah Salâhaddîn Uşşâkî’den sonra çok sayıda tarikatı kendinde birleştiren ikinci şahıs olmuştur. Menemen Olayı’nın ardından tekke faaliyeti sürdürenlerin kovuşturulmaları bağlamında, Abdurrahman Sâmî de tutuklanmış ve 26 Şubat 1931 tarihli bir mahkeme kararı ile altı ay hapis cezası almıştır (Kurtoğlu 2000: 195). 31 Temmuz 1934’te İstanbul’da vefat etmiş ve Edirnekapısı kabristanına defnolunmuştur.