• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

Tatavla Efemera Müzayedesi

Değerli Koleksiyonerlerimizin Beğenisine Sunduğumuz Farklı Temalarda Belge, Kitap, Mecmua, Efemera ve Objeleri Bir Araya Getirerek Hazırladığımız “Tatavla Müzayedemiz”  Yayına Girmiştir. Listemizde Yer Alan Afiş, Poster, Kartpostal, Fotokart, Tematik Fotoğraf ve Objelerin Dikkatinizi Çekeceği Kanaatindeyiz. Her Ay Düzenli Olarak Oldukça Farklı Başlıklar Altında Yayına Hazırlayacağımız “Tatavla Müzayedesiyle”, Sizleri Merakla Bekleyeceğiniz Seçkin Ürünlerle Buluşturmayı Amaçlamaktayız. Şimdiden Keyifle İnceleyeceğiniz, Heyecanla Takip Edeceğiniz Bir Müzayede Dileriz.

Tatavla Efemera Müzayedemize 06 Ağustos 2023 saat: 22:00'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 22:02 itibariyle canlı mezat başlayacaktır.

Her lot için bekleme süresi : 10 Saniyedir.

Adil bekleme süresi : 10 Saniyedir.

Kitap, Dergi ve Diğer Süreli Yayınlar hariç tüm ürünlerde, ürün ve komisyon bedeline %18 KDV eklenecektir. Komisyon Oranı: %20 "ÖDEME SÜRESİ MÜZAYEDE BİTİMİNDEN SONRA 1 HAFTADIR."

Lot: 117 » Sanat Tarihi

Edebiyat Tarihi, Ankara Sanat Antetli Postadan Geçmiş Zarf ve Antetli Döküman Üzeri Şair Sevgi Balın'a Gönderilmiş, Matbu, Islak İmzalı Mektup, İmza Nüzhet İslimyeli

1913 Yılında Mudanya'da doğan Nüzhet İslimyeli'nin ilkokulda karikatürist ve ressam Cemal Nadir Güler, ortaokul ve lisede Mehmet Ali Laga ve Celal Esat Arseven’den dersler aldı. Harp okulu öğrencisi iken İbrahim Çallı atölyesine devam etti. Çeşitli sanat topluluklarının üyesi olan sanatçı, 1970 yılında Celal Esat Arseven, Malik Aksel, Numan Kemal Pura, Ferit Apa, Cafer Bater, Cemal Güvenç ve Hikmet Duruer ile beraber "Suluboya Ressamlar grubunu" kurdu. Türkiye'de ilk suluboya topluluğu olan grubun organizatörlüğünü üstlenerek bu alandaki çalışmalarını yaşamının sonuna kadar sürdürdü. İslimyeli ayrıca 1966 yılında ayda bir yayınlanan "Ankara Sanat" dergisini kurdu ve dergiyi 20 yıl boyunca kesintisiz yayınlamayı sürdürdü. Bu arada yeni yetişen sanatçılar arasında ödüllü yarışmalar düzenledi, genç sanatçıları teşvik etti, çeşitli kitap ve ansiklopediler yayınladı. Ressam ve yazar olarak aktif rol üstlenen Nüzhet İslimyeli, Sanat çalışmalarını karikatür ve heykel alanlarına da taşıdı. 1951 yılında ülkemizde ilk kez düzenlenen Ulus Gazetesi Karikatür Yarışması’nda birincilik ödülü aldı. 1971-1978 yılları arasında Kültür Bakanlığı Danışma Kurulu üyeliği görevinde bulunan İslimyeli yurt içi ve yurt dışı birçok organizasyonda da seçici kurul üyesi olarak görev yaptı. İslimyeli yaşamının son günlerine kadar atölyesinde pek çok öğrencisinin yetişmesine katkıda bulundu, özellikle suluboya tekniğinin sevilmesi ve yaygınlaşmasında büyük rol oynadı. Nüzhet İslimyeli'nin yurt içinde çeşitli müzelerde, resmî ve yarı resmî kuruluşlarda ve özel koleksiyonlarda resimleri bulunduğu gibi eserleri; Paris Institutd Etudes Françaises, Avusturya Insburg ve Bregenz kent müzeleri başta olmak üzere Almanya, Kanada, ABD'deki özel koleksiyonlarda da yerini almış, uluslararası bir nitelik kazanmıştır. Çeşitli ödülleri bulunan İslimyeli'nin sanatı ve yayınladığı "Ankara Sanat" dergisi üzerine yapılmış yüksek lisans tezleri bulunmaktadır. Sanatçı, 2005 yılında vefat etmiştir.

Detaylar
Lot: 119 » İlahiyat

Osmanlıca, Hediyyetü'l-Âşıkîn, Şeyh Abdurrahman Sami, Dersaadet, Necm-i İstikbal Matbaası, 1330, 1-36 Sayfa

Cilt sırtı haliyle, muhteva temiz. Abdurrahman Sâmî Efendi, Manisa’da 12 Rebiülevvel 1296 (6 Mart 1879) tarihinde doğdu. Babası Muhammed Âsım Efendi, müderris ve mutasavvıftı. Annesinin adı bilinmemekle birlikte, soyunun Hz. Zeynep’e ulaştığı bilinmektedir. Kendisine Abdurrahman ismini Manisa’da yaşayan bir Mevlevî dervişi olan Çöplü Dede vermiştir (Akkuş, Yılmaz 2006: 498-499; İnal 1999: 2120; Derin 1993: 20). Abdurrahman Sâmî’nin öğrenim hayatı Manisa’da babasından aldığı derslerle başlar. Daha sonra ileri tahsil için İstanbul’a gelir ve Fatih Çifteayak Bahr-i Sefid Medresesinde Hüseyin Necmeddin Pürzetî Efendi’den ilim icazetini alır. Bu eğitim esnasında Arapça ve Farsçayı bu dillerde şiir yazabilecek seviyede öğrenir. Fransızcayı da bildiği kaydedilmektedir (Akkuş, Yılmaz 2006: 499; İnal 1999: 2120-2121; Eren 1992: 137; Derin 1993: 21-22). İki defa evlenmiş olan Sâmî Efendi’nin ilk eşinin adı bilinmemektedir. İkinci eşinin adı ise Fahşine Hanım’dır. Muhyiddin isimli tek çocuğu İzmir’de bir trafik kazasında vefat ettiğinden bugün soyundan gelen kimse mevcut değildir (Kaya 2016: 14; Derin 1993: 22). Zühdi hayata eğilimli olan Sâmî Efendi’nin ilk olarak Nakşibendi şeyhi Ebubekir Edirnevî’ye bağlandığı kaynaklar tarafından belirtiliyorsa da bu konuda ayrıntı verilmemektedir. Anlaşılan bu intisaptan yeteri kadar tatmin olmayan Sâmî Efendi, gördüğü bir rüya üzerine Çanakkale’ye gider ve burada Uşşakî şeyhi Ahmed Şücaeddîn Baba’ya bağlanır. Dört yıllık bir hizmetin sonucunda kendisine hilafet verilir ve İstanbul’da Yahya Kethüda Dergâhı’na şeyh olarak atanır (Akkuş, Yılmaz 2006: 499; Eren 1992: 137-138). Uşşâkî silsilesi şu şekildedir: (Önceki kısım bilinen Uşşâkî silsilesidir.) Abdullah Salâhaddin Uşşakî, Muhammed Zühdî-i Nazillivî, Ali Galib Vasfî, Muhammed Tevfikî, Ömer Hulûsî, Hüseyin Hakkı Kasabavî, Ahmed Tâlib İrşâdî, Ahmed Şücâeddîn. Abdurrahman Sâmî Efendi, esasen Uşşâkî olmasına rağmen başka tarikatlardan da hilafet sahibi olmuştur. Bu tarikatlar: Nakşibendiyye’nin Muhammed Cân Kolu, Nakşibendiyye’nin Behcetiyye Kolu, Kâdiriyye’nin Karîbullâh Kolu, Kâdiriyye’nin Muhyiddîn Arabî Kolu, Sadiyye, Halvetiyye’nin Şabaniyye Kolu, Rifâiyye, Bedeviyye, Gülşeniyye, Şazeliyye, Düsûkiyye, Mevleviyye (Akkuş, Yılmaz 2006: 499-500). Böylece Uşşâkî şeyhleri içinde Abdullah Salâhaddîn Uşşâkî’den sonra çok sayıda tarikatı kendinde birleştiren ikinci şahıs olmuştur. Menemen Olayı’nın ardından tekke faaliyeti sürdürenlerin kovuşturulmaları bağlamında, Abdurrahman Sâmî de tutuklanmış ve 26 Şubat 1931 tarihli bir mahkeme kararı ile altı ay hapis cezası almıştır (Kurtoğlu 2000: 195). 31 Temmuz 1934’te İstanbul’da vefat etmiş ve Edirnekapısı kabristanına defnolunmuştur.

Detaylar
Lot: 120 » İlahiyat

Osmanlıca, Mirat-ı Eyyam, Şeyh Abdurrahman Sami, Dersaadet, Mahmudbey Matbaası, 1337, 30 s.

Cilt sırtı haliyle, muhteva temiz. Abdurrahman Sâmî Efendi, Manisa’da 12 Rebiülevvel 1296 (6 Mart 1879) tarihinde doğdu. Babası Muhammed Âsım Efendi, müderris ve mutasavvıftı. Annesinin adı bilinmemekle birlikte, soyunun Hz. Zeynep’e ulaştığı bilinmektedir. Kendisine Abdurrahman ismini Manisa’da yaşayan bir Mevlevî dervişi olan Çöplü Dede vermiştir (Akkuş, Yılmaz 2006: 498-499; İnal 1999: 2120; Derin 1993: 20). Abdurrahman Sâmî’nin öğrenim hayatı Manisa’da babasından aldığı derslerle başlar. Daha sonra ileri tahsil için İstanbul’a gelir ve Fatih Çifteayak Bahr-i Sefid Medresesinde Hüseyin Necmeddin Pürzetî Efendi’den ilim icazetini alır. Bu eğitim esnasında Arapça ve Farsçayı bu dillerde şiir yazabilecek seviyede öğrenir. Fransızcayı da bildiği kaydedilmektedir (Akkuş, Yılmaz 2006: 499; İnal 1999: 2120-2121; Eren 1992: 137; Derin 1993: 21-22). İki defa evlenmiş olan Sâmî Efendi’nin ilk eşinin adı bilinmemektedir. İkinci eşinin adı ise Fahşine Hanım’dır. Muhyiddin isimli tek çocuğu İzmir’de bir trafik kazasında vefat ettiğinden bugün soyundan gelen kimse mevcut değildir (Kaya 2016: 14; Derin 1993: 22). Zühdi hayata eğilimli olan Sâmî Efendi’nin ilk olarak Nakşibendi şeyhi Ebubekir Edirnevî’ye bağlandığı kaynaklar tarafından belirtiliyorsa da bu konuda ayrıntı verilmemektedir. Anlaşılan bu intisaptan yeteri kadar tatmin olmayan Sâmî Efendi, gördüğü bir rüya üzerine Çanakkale’ye gider ve burada Uşşakî şeyhi Ahmed Şücaeddîn Baba’ya bağlanır. Dört yıllık bir hizmetin sonucunda kendisine hilafet verilir ve İstanbul’da Yahya Kethüda Dergâhı’na şeyh olarak atanır (Akkuş, Yılmaz 2006: 499; Eren 1992: 137-138). Uşşâkî silsilesi şu şekildedir: (Önceki kısım bilinen Uşşâkî silsilesidir.) Abdullah Salâhaddin Uşşakî, Muhammed Zühdî-i Nazillivî, Ali Galib Vasfî, Muhammed Tevfikî, Ömer Hulûsî, Hüseyin Hakkı Kasabavî, Ahmed Tâlib İrşâdî, Ahmed Şücâeddîn. Abdurrahman Sâmî Efendi, esasen Uşşâkî olmasına rağmen başka tarikatlardan da hilafet sahibi olmuştur. Bu tarikatlar: Nakşibendiyye’nin Muhammed Cân Kolu, Nakşibendiyye’nin Behcetiyye Kolu, Kâdiriyye’nin Karîbullâh Kolu, Kâdiriyye’nin Muhyiddîn Arabî Kolu, Sadiyye, Halvetiyye’nin Şabaniyye Kolu, Rifâiyye, Bedeviyye, Gülşeniyye, Şazeliyye, Düsûkiyye, Mevleviyye (Akkuş, Yılmaz 2006: 499-500). Böylece Uşşâkî şeyhleri içinde Abdullah Salâhaddîn Uşşâkî’den sonra çok sayıda tarikatı kendinde birleştiren ikinci şahıs olmuştur. Menemen Olayı’nın ardından tekke faaliyeti sürdürenlerin kovuşturulmaları bağlamında, Abdurrahman Sâmî de tutuklanmış ve 26 Şubat 1931 tarihli bir mahkeme kararı ile altı ay hapis cezası almıştır (Kurtoğlu 2000: 195). 31 Temmuz 1934’te İstanbul’da vefat etmiş ve Edirnekapısı kabristanına defnolunmuştur.

Detaylar
Lot: 128 » Eğitim Tarihi

Kültür Tarihi, Fransızcada En Çok Kullanılan "Gallicisme"ler ve Anlatımları / Les Gallicismes Les Plus Usuels, A. Mazhar Özevren, 1939, 141 s.

İstanbul Halk Basımevi, İstanbul, 1939, 141 s.; Les Gallicismes Les Plus Usuels, Fransızcada en çok kullanılan “gallicisme” ler ve anlatımlarını konu alan seçkin bir eserdi. 1939 yılında Kabataş Erkek Lisesi Fransızca Öğretmeni A. Mazhar Özevren tarafından kaleme alınan bu eser, 40′lı yıllarda ülke orta öğretiminde çok kullanıldı ve haklı bir ün kazandı. Gallicisme, başlangıçta Fransızca'da kullanılan bir ifadenin, başka bir dilde kullanıldığında hala Fransızca bir ifade gibi durmasıdır. Bir çeşit dil yanlışı veya yabancı bir dilin etkisi altında kalan bir ifadedir. Genellikle Fransızca'da yaygın olan bir deyim, kelime veya dil yapısı, başka bir dilde doğru veya uygun bir şekilde kullanılmadığında bir gallicisme olarak kabul edilir. Gallicismeler, Fransızca konuşan ülkelerde veya Fransızca ile etkileşim içinde olan diğer ülkelerde yaygın olarak görülebilir. İngilizce, Almanca, İspanyolca ve diğer birçok dilde gallicismeler bulunabilir. Örnek olarak, "savoir-faire" ifadesi Fransızca'da "beceriklilik" anlamına gelirken, İngilizce'de veya diğer dillerde aynı şekilde kullanıldığında hala Fransızca bir ifade gibi durur. Benzer şekilde, "déjà vu" ifadesi, Fransızca'da "daha önce görüldü" anlamına gelirken, İngilizce'de veya diğer dillerde kullanıldığında hala Fransızca bir ifade olarak kabul edilir. Gallicismeler, dilin doğal gelişimi ve etkileşimi sonucunda ortaya çıkar. Bunlar, dilbilgisi yapısı, kelime kullanımı veya deyimler gibi farklı şekillerde kendini gösterebilir.

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 6
sonraki